Subscribe to RSS Feed

Wired Evolutiona Giriş

25 Şubat 2010 Perşembe by Eren

Bu blogun bir iddiası var. Blog açıklamasını görmüşsen fark etmişsindir. Etmediysen bir kez daha tekrarlayayım:
"Hayatın anlamını sorgulayanların mekanı. Eğer insan denen ve eldeki deliller ışığında lüzumsuz olduğuna hükmettiğin yaratığın aslında bir amacı olduğunu içinde bir yerlerde hissediyorsan ve bunu anlamama yardımcı olacak her bilginin peşinde ayaklarım arkama vura vura koştururum diyorsan seni bir de böyle alalım."
Ciddiye alırsın, almazsın, senin bileceğin iş tabiki ama "Sana hayatın anlamını söyleyeceğim" diye ortaya çıkan böyle iddialı bir blog yazıyorsan ve gelen okuyucunun sıkılmadan okumaya devam etmesini sağlamak, ona bir takım izahatler vermek, onun da fikirlerini almak gibi bir derdin varsa, kaçmamasını sağlamak adına yapabileceğin en etkili şey, dürüst olmak, vaad ettiğin bilgiyi uzatmadan, kıvırmadan bir an önce vermek ve devam edip etmeyeceğine karar vermesini sağlamaktır. Detaylar sonra gelir. Bu nedenledir ki okuyucu, sana en son söylemem gerekeni en başta söyleyeceğim ve diyeceğim ki:
"Şu an bir sürecin parçasısın. İnsan olarak hayatının amacı bu sürece katkı sağlamak. Bu süreç yani benim adlandırdığım haliyle wired evoulution tamamlandığında insanların oluşturacağı yeni bir canlı vücuda gelecek. Tek tek bakıldığında farklı  hücrelerden oluşan ancak tümüne bakıldığında kendi başına bitki, hayvan, insan gibi ayrı bir varlık haline gelen yapılara benzetilebilecek olan bu yeni yapının hücreleri ise biz yani insanlar olacak." 
Image Kenn Brown via wired.com

Evet sevgili okuyucu, tüm bu pervasızlık, cahil cesareti ve sığ tanımlama sırf sana bundan sonrakileri biraz olsun özetleyebilmek ve ilgini test etmek adına yapılan bir gösteriydi. Entellektüel açıdan seni iğrendirdiysem affola. Yok eğer bu benim de kalemim diyorsan artık devam edebiliriz. Öncelikle, "Wired Evolution Nedir", onu biraz daha detaylandıralım.

Devamı...
0 yorum

Wired Evolution Nedir?

by Eren

Wired Evolution bir önceki yazıda bahsi geçen süreçtir. Yani bugünün insanının hayatının anlamı olan süreç. Biraz daha detay verecek olursak insanlığın bir üst forma geçişini, (Nietzsche'ye de ithafen) üstinsan olarak tanımlayacağım bu yeni yapının oluşturmasını sağlayacak olan, içinde olduğumuz için aslında çok da farkında olmadığımız bir süreç.

Farkında olduğumuz (yani çoğumuzun farkında olduğu) ve Wired Evolutiona çok benzeyen başka bir süreç daha vardır: "Evrim" (Evolution). Evrim ve Wired Evolution arasındaki en büyük fark iş görme organlarındadır. Evrimin çalışma ortamı genler, alet çantası ise doğal seleksiyon ve mutasyonlardır. Wired Evolution ise aklın sonucu ortaya çıkmış bir süreçtir ve enstrümanı Wired Selection'dur (Evet az önce uydurdum. Daha iyisi bir öneriniz varsa sizi yorum kısmına alalım.) Aradaki farkı biraz daha basit olarak şöyle de açıklayabiliriz. Evrim; insanların genetik yollarla atalarından gelen biyolojik mirasın üzerine kurulmuş ve bunun getirisi olan duygu ve dürtülerle bize iş yaptırırken Wired Evolution bireyin kendi yaşamı içinde edindiği birikimler sayesinde sahip olduğu muhakeme yeteneğiyle kararlarını verir ve yine insan aklının ürünü olan teknolojinin getirileri sayesinde üstinsanın hücreleri arasındaki koordinasyon için gerekli araçları sağlar. Bu son yaptığım tanımda teknolojiyle ilgili yazdıklarım biraz tuhaf gelebilir. Bu çok normal çünkü bahsettiğim koordinasyon süreci henüz yeni başladı sayılır. Daha doğrusu bugün için teknolojinin sağlabildiği şeyin adı  koordinasyon değil iletişim. İlgim ve bilgim yeterse bu küçük görünen ama önemli farkın ne olduğunu ileriki yazılarda anlatacağım.



Bu arada bu iki süreç birlikte devam ederken bir yandan da aralarında bir iktidar mücadelesi devam etmekte. Duygu ve dürtülerle insanların dizginlerini elinde tutmaya çalışan Evrim bu mücadelede Wired Evolution'ın her geçen gün elini kuvvetlendirdiğini, insanların duyguları yerine aklının sesini dinlediğini görüp gücünü yitirmektedir. Bu konuda Evrim'in ne düşündüğü bilinmez (Evrim'in düşünme yeteneği yoktur, yazar ilgiyi kaybetmemek için bir yol aramaktadır.) ancak benim bu konuda ciddi kuşkularım bulunmakta, insanın Evrim'in milyonlarca yıllık yönetiminden çıkıp birkaç bin yıllık aklının yönetimine girdiğinde kendi sonunu getireceğinden resmen tırsmaktayım sayın okur. Bkz. küresel ısınma, nükleer silahlar vs. Bu konuyu da ayrı bir yazıda derinlemesine anlatacağım. Ama önce biraz Büyük Resme bakıp Wired Evolution fikrini daha iyi anlamaya çalışalım.

Devamı...
0 yorum

Büyük Resmi Görmek

2 Mart 2009 Pazartesi by Eren

Büyük resim evrenin kendisi elbette. Bugünkü bilgimiz bize evrenin büyük patlamayla başladığını daha sonra milisaniyelerle ölçülen kısa bir zamanda ise bugün gördüğümüz evrenin yapıtaşı olan parçacıkları oluşturduğunu söyler. Daha sonra ise üst üste gelişen sistemler önce kuarkları, daha sonra proton, nötron ve elektronları, daha sonra atomları, molekülleri, organik bileşikleri, bitki, hayvan ve nihayet insanı oluşturdu (Ne kadar da basitmiş aslında herşey). Bu basit anlatımdan bile görülebileceği gibi bir döngü söz konusu; kendisinden önceki sistemin bileşenlerini kullanarak oluşmuş gelişmiş sistemler ve yine aynı döngü içinde bu yeni sistemlerin de bir üst sistem haline gelmesi. Çok yüzeysel şekliyle Wired Evolution fikrinin temelinde de benzer bir düşünce var. Evrende sürekli bir gelişim, bir üst sisteme geçiş kuralı var. Bu bilgiyi bugün insanların özellikle teknoloji alanındaki gelişmeleriyle harmanlayıp geleceğe dair basit bir kaç öngörü yaptığımızda bir üst sistemin oluşmasına o kadar da çok zaman kalmadığını fark edebiliriz. Bu üst sistemin adı da önceki yazıda bahsettiğim Üstinsan'dır.

Buraya kadar herşey iyi güzel, gayet basit, fakat ortada bir terslik var. O tersliğin adı da Entropi [wiki]. Yandaki linklere tıklayarak daha geniş anlatımına ulaşabileceğin entropi kavramı en basit haliyle şu anlama gelir: Evrendeki herhangi bir sistemi kendi haline bıraktığımızda o sistem en düşük eneri konumuna geçme eğilimindedir. Diğer bir deyişle sistem özelliği gösteren herhangi bir yapı kendi haline bırakıldığında sistem özelliğini kaybedip bozunur. Bu durum gerçekleştiğinde sistemin entropisi artar. Termodinamik yasalarına göre evrende entropi her zaman artar. Bu  konuyla ilgili sayısız örnek bulunabilir. Hatta bunu; "Yüksekten bırakılan potansiyel enerjiye sahip her cisim o enerjiyi kaybedecek bir konuma yani aşağı düşmeye meyillidir" gibi fizikle ilgili bir konuda da kullanabilirsiniz, "Baskı altına alınan toplumlar o baskıyı kırmak isterler" gibi toplumsal bir konuda da. (Bu örneği Wiki vermiş, ben onun yalancısıyım.)

Şimdi entropiyi az çok anladığına göre bahsettiğimiz tersliğe geri dönebiliriz. Terslik şu: Evren'in başlangıcından bu yana yeni sistemlerin oluştuğunu, her geçen gün de bu sistemlerin daha da gelişerek üstsistemler oluşturduğunu biliyoruz. Hatta bunu tanımlamak için Negatif Entropi anlamına gelen Negentropi denen bir kavram var. Bir taraftan da demin bahsettiğim üzere entropi kavramı bize bunun tam tersini söylüyor, üstelik onun söylediklerini de gözlemleyebiliyoruz. İkisi de doğru olduğuna göre aralarındaki koşul ne? Hangi durum gerçekleştiğinde bir üstsisteme, hangisi gerçekleştiğinde yokoluşa gidecek sistemimiz? Bunun cevabı aslında entropi'nin tanımında saklı. Bir sistemin entropisinin artması için bahsi geçen tek bir koşul var o da sistemin kendi haline bırakılması, dışarıdan bir müdahalede bulunulmaması. Yüksekten bırakılan cismin alınıp daha yüksek bir yere konmaması ya da baskı altındaki topluma Amerikan yardımı yapılmaması vs. Bu örneklerde müdahale kaynağı insan olabildiği için anlam vermek kolay fakat atomdan molekül ya da molekülden organik molekül oluşmasını söz konusu olduğunda dışarıdan müdahalemiz ne? Tabi ki enerji. (Ancak hemen belirtmekte fayda var, canlı varlıklar gibi enerjisini kontrol edebilen sistemler için enerji üst sisteme geçiş için tek gerekli parametre değil, orada evrim gibi başka mekanizmalar da devreye giriyor. O konuya ileride ayrıca değineceğim.)

Çözüm basit, sisteme enerjiyi ver, o bir şekilde gitsin bir üst sistem haline gelsin. Çek enerjiyi sistemden, bu sefer tersi olsun, giderek işe yaramaz bir yığın haline gelsin, sistemliğinden çıksın. Eğer bu doğruysa evrendeki hatta hayatımızdaki her olaya farklı gözle bakabileceğimiz yeni bir noktaya varmışız demektir. İyilik ve kötülük kavramlarını aslında entropi-negentropiyle eşleştirebiliriz. Hatta çalışırken sürekli yakınmamıza, tembellik etmek istememize rağmen neden uzun süre boş kaldığımızda birşeyler yapma isteği duyduğumuzu bile buna dayandırabiliriz. Bu tanımlardan hareketle entropinin en yüksek olduğu durumu maddenin en yoğun durum olduğu tekillik (karadelik), negentropinin en yoğun olduğu durumu da enerji olarak tanımlayabiliriz. Yani aslında evren dediğimiz olgu tekillik ve enerji kavramları arasında sürekli dönüşüm halinde olan sistemlerden ibarettir ve biz de bu evrende insan adıyla yer alan ve Wired Evolution süreciyle üstinsan sistemine dönüşüm içerisinde olan bir sistemiz.

Devamı...
0 yorum

Wired Evolution Öngörüleri

28 Şubat 2008 Perşembe by Eren

Wired Evolution sürecinde Üstinsan'a giden yolda geçeceğimiz önemli aşamaları buraya not edeceğim. Bir nevi yol haritası. İtiraf edeyim herşey kafamda henüz yerli yerine otumuş değil. O yüzden zaman içinde gelişecek, yaşayan bir liste olacak bu:

1. İletişim giderek insanların vazgeçemediği bir hal alacak. İnsanlar cep telefonlarından, bilgisayarlarından, sosyal medya ağlarından, online oyunlardan giderek kopamaz hale gelecek. (Sürüyor)
2. Bu vazgeçilmezlik sonunda insanların iletişim için kullandıkları araçları fiziksel açıdan yük olarak görmelerine yol açacak. İletişim araçlarını üreten firmalar giderek daha küçük, daha kullanışlı taşınabilir araçlar geliştirecek, Wired Selection taşınabilirliğe daha çok uyum sağlayan araç ve firmaların yanında olacak. (Sürüyor)
3. İletişim araçlarını yanında taşımaktan, sağda solda kaybetmekten bıkan insanlar giderek bu araçlarla entegre olmaya başlayacak. Taşınabilir cihazların daha fazla tutulduğunu farkeden firmalar iletişim araçlarını giyilebilir hale getirmeye başlayacak. Cep telefonları saat ve kablosuz kulaklık formlarına dönüşürken, taşınabilir bilgisayarlar giyecek formlarına girmeye başlayacak. Ayrıca cep telefonu ve bilgisayar arasındaki fark zamanla yok olacak. (Sürüyor)
4. Biyoteknolojideki ilerlemeler sayesinde yapay organ üretimi yapılmaya başlanacak. Felçli insanlar sinir sistemlerine bağlanabilen organlar sayesinde normal hayatlarına dönebilecek.(Başlagıç aşamasında). Bu eklentilerin avantajlarını gören sağlıklı insanlar da gelişmelerden faydalanmaya başlayacak. İnsan kendi yarattığı teknoloji sayesinde kendisini fiziksel olarak yükseltmeye başlayacak.
5. Biyoteknolojik gelişmeler iletişim alanına da yayılacak. İnsanlar giyilebilir bilgisayarlardan vücuda entegre sistemlere geçiş yapacak. Sinir sistemine bağlanabilen bilgisayarlarla insanlar düşünce hızıyla iletişim kurabilir hale gelecek. Nano teknolojideki gelişmeler sayesinde nano boyutlardaki kamera, mikrofon, hoparlör gibi çevre birimleri insan duyularıyla birlikte çalışabilir hale gelecek ve bir insanın tüm duyuları dijital ortama aktarılabilecek. Bu sayede insanlar iletişim kurarken başka bir insanın çevre birimlerine bağlanıp onun hissettiği tüm duyuları hissedebilir hale gelecek, fiziksel yolculuklar büyük ölçüde azalacak, insan iletişim teknolojilerindeki bu gelişim sayesinde bir anlamda teleportasyonu (ışınlanma) keşfetmiş olacak.

Devamı...
0 yorum